Bir Kurban Bayramı daha kapımızda. Her ne kadar eski bayramların coşkusu azalmış benzer şekilde gelse de bizlere, Kurban Bayramı’nın da değişmeyen klasikleri organik ki var.
Ramazan Ayı’nda Nerede O Eski Bayramlar! yazımızda, sizlerle çocukluğumuzun bayram anılarını paylaşmıştık. Bu yazımızda da Kurban Bayramı’nın eğer eğer eğer eğer eğer eğer olmazsa olmazlarını hazırladık. Sizi temin ediyoruz; bu yazıda trajediden komediye, polisiyeden romantizme, mistisizmden realiteye kadar ne ararsanız bulacaksınız. Hazırsanız başlıyoruz:
„Danaya mı girsek, kendimiz mi kessek?“
Bu probleminin üzerine bir doktora tezi yazmak mümkün. Zira probleminin cevabı kolay benzer şekilde görünse de işi karışık kılan birçok unsur var. En önde geleni ise insan faktörü. Danaya girmekte problem yok; fakat esas sual kiminle danaya girileceği. Diyelim birleşke adayları belli oldu; fakat iş burada bitmiyor. Ön koşullu sorumuzun akabininde gelen sorular da bir o denli çetrefilli: Ne kadar bütçe ayrılacak, vazife dağılımı iyi mi olacak, hayvanı kim kesecek, et iyi mi paylaştırılacak? Doğrusu görüldüğü suretiyle mevzumuz duyarlı bir mevzu.
Kurban pazarlığı
Kurbanlığın türüne karar kılındıysa ve kurbanlığı bir süpermarketten almayacaksanız, hayvan pazarına gideceksiniz anlama gelir. İlk testimiz etli ve dolgun bir hayvan seçmek. Bu testi başarıyla atlattıysanız sırada pazarlık safhası var. Er meydanına hoş geldiniz, size bol miktarda oranda oranda şans ve iyi eğlenceler diliyoruz. Bu safhada bir maskülenlik çekişmesi başlıyor. Vücudunuz testosteronla doluveriyor ansızın. O omuzlar genişliyor, ses kalınlaşıyor, hatta enteresandır şivesi değişiyor insanoğlunun. Şehirde doğup büyümüş, okula gitmiş olsanız da ağzınıza ansızın bir Anadolu aksanı yerleşiyor. Sonrasında da el sıkışma faslı başlıyor. Bu gelenekte ciddi anlamda omzu çıkan insanların olduğu haberlerini bayram ana haber bültenlerinde eminiz ki izlemişsinizdir. Fakat bu yıl Korona sebebiyle, işiniz daha kolay, zira teknoloji imdadımıza yetişiyor. Aldığımız haberlere gore pazarlık esnasında toplumsal mesafeyi korumak ve temassız tokalaşmak için ‘tokalaşmatik’ isminde bir gereç buluş edilmiş.
Kaçan kurbanlık
Ana haber bültenlerinin bir vazgeçilmezi ise, kaçan kurbanlık haberleri. Can havliyle kaçan kurbanlık hayvanlar kendilerini ansızın otoyollarda ve sokak aralarında buluyorlar. Kaçan hayvanların ardında ise kurbanlığın sahibi başta olmak suretiyle, mahalleli, kameraman, polis, zabıta, hatta o sırada olay mahallinde olan herhangi bir yurttaş. Kurban Bayramı geliyor ve ülke 3 günlüğüne İspanya’ya dönüşüyor.
Elini kesen yurttaş
Hem bayramın getirmiş olduğu heyecanın, hem de yukarıda bahsettiğimiz güdülerin de etkisiyle, bazı yurttaşlarımız kurban kesme işini kendisi üzerine alıyor. Yıl süresince bir tek ekmek kesmeye alışık eller, bu sefer büyük işlere soyununca, bazı kazaların olması da fazlaca şaşırtıcı gelmiyor.
Eti senin, kemiği benim
Kurban Bayramı’nda bir önemli husus da etin paylaştırılması ve dağıtılması. İslam dinine gore, kurban etinin üç eşit bölüme bölünmesi gerekmekte. Bu eşit değerdeki parçalardan birinin, kurban kesmeye maddi imkanları elvermeyen ailelere verilmesi; ikincisinin komşu ve ziyaretçilere armağan ve ikram edilmesi; üçüncüsünün ise kesen kişinin kendisi ve ailesinin tüketimi için kullanımı uygun görülmüştür. Fakat organik olarak pirzolaya karşı yaşanılan zaaf ve karar vermede yaşanılan zorluklardan tamamımız muzdaribiz.
Kavurma
Ramazan Bayramı için Ramazan pidesi ne ise, kavurma da Kurban Bayramı için odur, eğer eğer eğer eğer eğer eğer olmazsa olmazıdır. Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar her öğün kavurmayla geçirilebilir. “Birkaç ay süresince yenir” hayaliyle derin donduruculara kaldırılsa da raf ömrü 3 haftayı geçmez. Fakat adabı vardır kavurmayı yemenin, o şekilde çavdarlı ekmek olmaz, en şişkininden klasik Türk ekmeğiyle bandıra bandıra yenir kavurma. Ne dersiniz, haksız mıyız?
Sizlere ailenizle ve sevdiklerinizle geçireceğiniz mutlu bayramlar diliyoruz!